Bugün benim için çok güzel ve sürprizli bir gün oldu.
Çünkü bugün ilk defa annemle ve küçük kardeşimle çarşıya yürüyerek gittik. Bu sayede şunu fark ettik: Meğerse bizim gibi insanlar toplumda daha çok olmalıymış. Nedenini size şöyle anlatayım. Hatta ben anlatayım, siz hayalinizde canlandırın.
Çarşıda biraz dolaştık, engelli arabasıyla ne kadar rahat dolaşılabilirse, biz de o rahatlıkta dolaşabildik. Ama buna da şükür. Daha sonra bir şeyler atıştırmak için bir yere oturduk. Düşünün ki, siz ailenizle yemek yiyorsunuz ve bir adım ötenizde bir yetişkin ve çocuğu sizi pür dikkat izliyor. Düşünün ki, küçük çocuğun meraklı bakışları devam edince, beni merak ettiğini düşünerek ona "merhaba" diye seslendim. Çocuktan beklediğim tepki "merhaba"ydı ama çocuk o kadar korktu ki, gidip annesinin paçasına yapıştı ve anneyle çocuk bir adım geri çekildiler.
Onların tepkilerine çok şaşırdım. Ne kadar bilinçsiz bireyler diye düşündüm. Oysa ki orada korkacak ne vardı?
Ben de onlar gibi bir insanım, tekerlekli arabamda canavar değilim. Kaldı ki, arabamdan önce beni görmeleri gerekirdi.
Ben buradayım; ben Miray'ım. Bugünden sonra bir kez daha anladık ki, her yerde olmalıyım, her ortama girmeliyim. Daha önce engelli biriyle hiç karşılaşmamış çocuklar var, demek ki, bugünkü bakışlardan bunu anladım. Ya da çocuklarını bilinçlendirememiş; o bilinçte, o düzeyde, o seviyede olmayan yetişkinlerimiz var, maalesef.
Benim hayalimdeki tepkiler bambaşka. Ben devamlı çalışan, çabalayan bir insanım. Yakın bir tarihte Engelliler Günü kutlanacak. Tıpkı 23 Nisan gibi, Öğretmenler Günü gibi, senede bir gün kutlanan özel bir gün gibi, o gün de kutlanacak.
Çok önemli...
Sadece bazı zorluklarda pozitif ayrımcılık bekleriz, o da her zaman değil. Her gün hayatın içinde olmak isteriz, tıpkı sizler gibi...
Kutlanmaya değer bir gün değil...
Her günümüz değerli, her insanınki gibi...
Her gün kutlanmalı, o zaman.