Nesne sürekliliği, bir nesnenin ya da kişinin fiziksel olarak ortada olmasa bile zihinsel temsillerinin korunabilmesi kapasitesidir. Bu beceri bebeklik döneminde gelişmeye başlar; ancak etkileri yalnızca o döneme ait değildir. Yetişkinlikte, ilişkileri sürdürme biçimimizden problem çözme kapasitemize, sorumlulukları takip etme becerimizden duygusal istikrara kadar birçok alanda nesne sürekliliğinin izlerini görürüz.
Bir kişinin fiziksel olarak yanımızda olmaması, onun sevgisini ve desteğini unutmamıza mı neden oluyor?
Bir tartışmada, o ana sıkışıp kalarak ilişkinin genel bütünlüğünü gözden kaçırıyor muyuz?
Hatırlatıcılar olmadan sorumluluklarımızı sürdüremiyor muyuz?
Tüm bu sorular, zihnimizin içsel süreklilik kapasitesiyle ilgilidir. Nesne sürekliliği gelişmemişse, ilişkilerde kopukluklar, duygusal gelgitler, sorumlulukların sürdürülebilirliğinde zorlanmalar ortaya çıkabilir. Bu kişiler için duygusal bağlar, yalnızca o anın gerçekliğiyle sınırlı kalır. Sevgi, yalnızca fiziksel varlıkla hissedilir; sorunlar, gözden uzaklaştığında zihinden de silinir. Bu da hem bireysel hem de kişilerarası anlamda dengesizliklere yol açabilir.
@klinikpsikologcerenuzunali