Genç kızların prensine kavuşmak için kurbağayı öpmek zorunda olduğu masallarla büyüdük.Sonra yüzyıl uyuyan güzelin uyanması için bir prensin öpücüğüne ihtiyacı vardı.pamuk prenses yedi küçük cücenin evini temizleyip yemek pişiriyordu.kül kedisi hizmetçilik yapmıyormuydu masalında? İşte o yıllarda kadınların yaşamak için erkeğe muhtac olduğu masallarla öğretildi bize.Kadın her zaman bir erkeğe ihtiyaç duymalıydı.onun arkasında ona yaslanan ona güvenen ona muhtaç pozisyonda.Temizlik yapan yemek pişiren ev içinde herşeyin kusursuz ve mükemmel olmasından sorumluydu.
Kendisi mutlu ,mu önemli değil ,mutlu etmek görevi...kendisi açmı önemli değil ,doyuracak...yorgunmu bir derdi varmı, kime ne,,, onun görevi bu yüzü hep güleç olacak.
Akşama kadar yemek, bulaşık, çocuk bakımı, temizlik, alışveriş, çocukların okulu, ütü, akşam yemeği, aile içi iletişim uzmanlığı,aile büyüklerini ayrı ayrı idare edip ortamı ılık tutmak görevi,yeri geldiğinde hemşirelik,yeri geldiğinde çocukların özel hocalık,eşinin piskologluk,ne bileyim işte hergün içinde aklınıza gelen her işin uzmanı olmak... Akşam olup geriye baktığındaysa ''Bu gün ne yaptım ben?'' veya ''Bu gün ne yaptın ki sen?'' şeklindeki düşünce veya sorular...
Ah, kadın olmak... Hayatın her türlü zorluğuna karşı akıl almaz bir güçle ayakta durmak
''Erkek daima haklıdır '' zihniyetiyle büyütülen kızlar, ekonomik özgürlüğü olmadan evlenen genç kızlar, yıllarca erkeğin elinde ne istersem yapacak pozisyonda oluyorlar.Ah, kadın olmak... Oysa kadın ana değilmiydi ?İnsanlığı yetiştiren, fedakar...Hakları ödenmez ama bir tatlı sözle bir gülümsemeyle dünyaları vermiş olursun ona.
yarınlarımız onların elindedir .Yarınlarımızı emanet ettiğimiz hanımlara biraz daha hoşgörülü ve anlayışlı davranamaz mıyız?kadınlarımız bizim anamızdır.Çok mu zor ''seni seviyorum'' demek,Çok mu zor onları anlamak?
Onların da bir birey olduğunu hatırlayarak kadınlarınızı yanınızda yürütünüz,bir adım arkanızda değil.Onlar kurtuluş savaşında bile erkeklerin yanında savaşmışken sosyal hayatta geri itilmek yakışır mı?Şerife bacı,Kara Fatma,Nene Hatun...nice yiğitlere bedeldi onlar.Günümüzde onlar gibi olmaya aday nice kadınlarımız var.15 Temmuz gecesi tankların üzerine yürüyenler arasında görmediniz mi onları ?
Güçlü kadın hikayesi hep yalandı.
Hiç bir kız çocuğu güçlü kadın olmak için doğmaz.Hepsi masum hayaller kuran,şımarık birer prensestiler zamanında.Kaderdir onları cadı,fettan ya da güçlü kadın yapan.Tutulmamış sözler,yarım kalmış kaderler,yaşanmamış mutluluklar,ölümler,ayrılıklar .Kurulan hayaller iskambil kağıtlarından kuleler gibi yıkıldığında,ezilmemek için o enkazın altında,güç verir Allah insana. Ruhumun derinliklerinden bir ses fısıldıyor kulağıma. ta geçmişten ''Annem güçlü kadındı''.Ben o güce hayrandım.Hiç öyle olamam zannediyordum,ama maalesef oldum.Şimdi kızım yok ama yeğenlerimin veya gelinlerimin güçlü kadın değil,mutlu kadın olmasını diliyorum,ve artık korkmuyorum tutunacağım dalların kırılmasından .Kuş konduğu dalın kırılmasından korkmaz!Çünkü dal değil kendi kanatlarıdır.
Dip not :Ben bu yazımı "2012 "de kaleme almıştım.o yıllarda Rize Anadolu Öğretmen Lisesi nın "Aşiyan "adlı gazetesinde yayınlanmıştı.
"2017 'de ise yeniden düzenleyip başkanı olduğum Denizciler İlk Orta Okulunun Okul Dergisi "Deniz" de yayınlanmıştı. ilk makalem olan bu yazımı nasıl olmuşta gazetelerdeki köşelerimde yayınlamamışım bilmiyorum .benim için manevi anlamı olan bu arşiv yazımla sizleri selamlıyorum sevgili okuyucularım
(Arşivimden 2017 de kaleme aldım)